Kadinca hobi ve kadina dair hersey.
Saba Tümer (1970 - .... ) Uyeol
Kadinca hobi ve kadina dair hersey.
Saba Tümer (1970 - .... ) Uyeol
Kadinca hobi ve kadina dair hersey.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kadinca hobi ve kadina dair hersey.

Kadinca hobi kadina dair hersey, elisi, dantel, örgü, yemek, saglik ve akliniza gelebilecek hersey....
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Takvim
Burclar
Günlük Burç
En iyi yollayıcılar
Nurdan
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
Shakira
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
Ayse duru
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
Aysun_Enes
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
gündüzün karanlığı
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
nur
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
sair_17
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
aslidemirci
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
cansu_altin
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
aylin
Saba Tümer (1970 - .... ) Vote_lcapSaba Tümer (1970 - .... ) Voting_barSaba Tümer (1970 - .... ) Vote_rcap 
En son konular
» HASHASLI KATMER...
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyPtsi Ağus. 06, 2012 10:16 pm tarafından Nurdan

» Online Cinsel Terapi
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptySalı Ağus. 09, 2011 3:08 pm tarafından cansu_altin

» Degisik cicekli pecete videosu...
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyÇarş. Ocak 26, 2011 4:13 pm tarafından Nurdan

» Gül modeli videosu...
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyÇarş. Ocak 26, 2011 4:07 pm tarafından Nurdan

» Cicek modeli videosu...
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyÇarş. Ocak 26, 2011 4:05 pm tarafından Nurdan

» Kalp Krizi Riskinizi Biliyor Musunuz?
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyÇarş. Ocak 26, 2011 2:05 pm tarafından Nurdan

» Gelmeyen Baharlara
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyPaz Ocak 23, 2011 8:09 pm tarafından Nurdan

» Nescafe'nin Sağlıklı Kahveleri Nerelerde Satılıyor?
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyÇarş. Ocak 19, 2011 11:25 am tarafından aslidemirci

» BANU:NUN ARABASI
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyCuma Ara. 17, 2010 5:19 am tarafından Ayse duru

» Elmadan Da Az Kalori
Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyCuma Ara. 17, 2010 5:06 am tarafından Ayse duru

Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Kimler hatta?
Toplam 11 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 11 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 199 kişi Ptsi Tem. 31, 2017 2:54 pm tarihinde online oldu.
Günün sözü...
Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Forum
Dost siteler...
Site RehberiWebmasterim.Comtoplist site ekle tatil nette otel forex tatil
Ortaklar
bedava forum
Anahtar-kelime

 

 Saba Tümer (1970 - .... )

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Nurdan
ADMIN
ADMIN
Nurdan


Saba Tümer (1970 - .... ) 113
Ruh hali : 3
Akrep Mesaj Sayısı : 1785
Rep gücü : 4476
Kayıt tarihi : 08/10/09
Yaş : 44
Nerden : Almanya
Saba Tümer (1970 - .... ) 213

Saba Tümer (1970 - .... ) Empty
MesajKonu: Saba Tümer (1970 - .... )   Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyPerş. Ocak 07, 2010 7:18 pm

Saba Tümer (1970 - .... )

Saba Tümer
Doğum tarihi5 Aralık1970
Doğum yeriİzmir / Türkiye
EğitimiÜniversite
MesleğiGazeteci,
Haber spikeri, Sunucu, Köşe yazarı, Anchorwoman
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Özel İzmir Fatih Lisesi'nden mezun olduktan sonra ikinci tercihi olan
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nü kazandı.
Üniversitede okurken akrabası Nuri Çolakoğlu Show TV'yi kurmakla
meşguldü ve kendisine asistanlık teklif etti fakat Saba Tümer, bu
teklifi annesinin izin vermeyişi sebebiyle reddetmek zorunda kaldı.
Bitirdikten sonra 6 ay Sky TV'de çalıştı ve diksiyon dersleri aldı.
Annesinin vefatı üzerine derslere bir süre ara verdi. Sonrasında o
zamanın ünlü spikeri Gülgün Feyman'dan diksiyon dersleri almak üzere
İstanbul'a gitti fakat Gülgün Feyman kendisine ders vermeyi reddedince
emekli TRT spikeri Günay Oğuz'dan ders almaya başladı. Altı ay da Ege
TV'de çalışıp sonrasında 4,5 yıl NTV'de günlük haberleri okudu ve bir
süre NStyle adlı dergide yazılar yazdı.

NTV'den ( Nilüfer (şarkıcı)'in Reha Muhtar'a tavsiyesi ile ) Reha
Muhtar'ın anchorwomanlık teklifi üzerine Show TV'ye transfer oldu ve
bir süre Show TV - dış haberler sorumlusu olarak çalışmaya başladı
ancak daha sonra SKYTURK'e geçerek Serdar Akinan ile birlikte "Ne Var
Ne Yok" adlı programın sunuculuğunu yaptı, sonrasında
superpoligon.com'un anketinde "en iyi bayan haber spikeri" seçilerek
tekrar Show TV'ye döndü ve "Saba Tümer İle Bu Gece" adlı programı
sunmaya başladı.
Bir süre burada gece haberlerini sunmaya devam ederken Okan Bayülgen'in
teklifi üzerine "Haber Makinası" adlı programda yer aldı ve aynı
günlerde köşe yazarı Pakize Suda ile Star TV'de "Lütfen bu konuya
girmeyelim" isimli kadın programını sundu.
Star TV'nin programı yayından kaldırmasından sonra tekrar Show TV'ye
geçerek Cem Özer ile birlikte "Haberiniz Var mı?" isimli sabah
programını sunmaya başladı, ancak iki ay süren program yayından
kaldırıldı.
Bundan sonra gelen dedikodu ve magazin içerikli program tekliflerini
redderek yaklaşık bir yıl ekranlardan uzak kalmayı tercih eden Saba
Tümer, 31 Mart itibariyle HaberTürk'te "Saba Tümer İle Bu Gece" isimli
haber programının sunuculuğuna yeniden başladı.
Saba Tümer, 2004'ten sonra yayınlanan "Saba Tümer İle Bu Gece"
programından sonra geniş bir hayran kitlesine sahip oldu. Bayan
hayranları saç, ayakkabı ve makyaj konusunda Saba Tümer'i taklid etmeye
çalıştıklarını söylüyorlar. Hayranlarına göre O sadece güzel değil aynı
zamanda pratik zekalı, kibar, hazır cevap ve seviyeli bir kadın ayrıca
özel hayatıyla hiçbir zaman gündeme gelmemiş olması, Saba Tümer'in
hayranları gözündeki değerini daha da arttırıyor.

Saba Tümer ile sıra dışı bir söyleşi

Saba Tümer, kendisini `Kur`an`a bağlı modern bir muhafazakar olarak
tanımlıyor ve `Sarışın bir kahkaha`nın ötesindeki sunucunun bilinmeyen
dünyasını gözler önüne seriyor....

Yazı boyutunu büyütmek için Ekranların yıldız programcısı Saba Tümer
`in bugünlerde deyim yerindeyse başını kaşıyacak vakti yok. Çünkü bir
yandan Star `da Pakize Suda ile birlikte hazırlayıp sunduğu `Lütfen Bu
Konuy Girmeyelim `, öte yandan CNN -Türk`te Okan Bayülgen `e eşlik
ettiği `Haber Makinasi ` ile iki büyük kanalda birden başarıyı
yakalamak gibi iddialı bir hedefin peşinden koşturuyor. Yeni Şafak
sinema yazarı Ali Murat Güven , yakın geçmişin bu başarılı haber
bülteni sunucusu, günümüzün şen şakrak program yapımcısıyla
`güzelliğine yönelik` o bitmez tükenmez, bıktırıcı magazinel vurguların
oldukça uzağında, kendisini bambaşka bir perspektiften tanımaya çalışan
özel bir söyleşi gerçekleştirdi...

SÖYLEŞİ: ALİ MURAT GÜVEN FOTOĞRAFLAR: VOLKAN TUNA
Onunla ilgili olarak internette kısa bir tarama yaptığınızda,
hakkındaki yazıların önemli bir bölümünün söze `güzellik` ile girip son
noktayı yine `güzellik` ile koyduğunu görüyorsunuz. Oysa ki Türk özel
televizyonculuğu, geride bıraktığımız onbeş yılda gücünü Allah vergisi
fiziksel avantajlarından alan nice cins-i latif gördü; ama bunların
çoğunun ekranlardaki egemenliğinin bir mumun ömrü kadar olduğunu
vurgulamak hiç de abartılı bir saptama sayılmaz doğrusu... Saba Tümer
de bunca yıllık habercilik ve sunuculuk deneyiminden sonra sırf `hoş
kadın` imajıyla anılmaktan dolayı pek mutlu değil; muhtemelen o
yüzdendir ki zekasını daha fazla ortaya koyabileceğini düşündüğü iki
ayrı programı aynı anda götürerek sistemin geleneklerine karşı açık bir
`meydan okuma` içinde. Özellikle de bunlardan birinde, televizyon
dünyasının en sivri dilli ve aynı oranda da sivri zekalı çocuğu Okan
Bayülgen `e entelektüel düzeyi yüksek bir formatta partnerlik yapması
oldukça manidar. Gündüz kuşağı kadın programlarının yıldızı gitgide
yükselen popüler sunucusu, bu saptamamız için `Doğruluk payı yüksek`
diyor, `Evet, haberciliğe gönül vermiş ve bu işin eğitimini almış biri
olarak, hedefim televizyonculukta daha kalıcı bir noktaya doğru emin
adımlarla ilerlemek. O yüzden, ekranların iki kalburüstü simasıyla
-Pakize ve Okan - iki farklı kanalda omuz omuza programlar yapıyorum.
Birinde kadın izleyicilere nitelikli bir sohbet programının keyfini
yaşatmaya çalışırken, diğerinde de muhabbetine doyulmayan zeki bir
adamla ülkenin başka sorunları üzerine bir tür beyin jimnastiğine
katılıyorum. Ve her ikisi de beni gitgide geliştirip olgunlaştırıyor.`
`Kadın programı yapmak çok riskli iş` Saba Tümer , yakın geçmişte bazı
kanallardaki kadın programlarında aile içi sorunların denetimsiz
biçimde sergilenmesinden dolayı yaşanan nahoş olayları da aklının bir
köşesine özenle kazıdığını vurguluyor. `Böylesi bir trajediye yol
açmamak için partnerim Pakize de ben de azami düzeyde titiz
davranıyoruz` diyen Tümer , bu gibi olumsuzluklara Türkiye `nin
karmaşık kültürel dokusunu yeterince iyi tanımamanın yol açtığını
düşünüyor ve ekliyor: `Ülkemiz, yalnızca İstanbul , Ankara ve İzmir
`den ibaret değil. Birbiriyle içiçe geçmiş bir sürü gelenek ve görenek
var. Bunların hepsini iyi-kötü tanımak ve ağzınızdan pervasızca çıkan
sözlerin ucunun nerelere kadar gidebileceğini önceden kestirmek
zorundasınız. Kocası tarafından habire dövülen bir kadını ya da
yakınlarının cinsel tacizine uğramış bir genç kızı stüdyoya getirip onu
canlı yayında bülbül gibi şakıtmak belki rating açısından çok güzel
sonuçlar veriyor. Ama programın sonunda da konuğunuzu bir otobüse
bindirip, gerçek anlamda hiç bir sorununu çözmeden ve kendisine
herhangi bir koruma sağlamadan dosdoğru köyüne geri yolluyorsunuz.
Böyle bir yayıncılık anlayışından ne gibi bir sonuç ummalıyız ki; bir
gün önce ekranda suçladığı yakınlarının onu köyün girişinde bandoyla
karşılamasını mı? Biz, Star `da yaptığımız programda bu tür
yanlışlıklara düşmemeye kesin kararlıyız. Bir kere, çözemeyeceğimiz hiç
bir sorunu ekrana getirmeyi üstlenmiyoruz. Bir de iyi niyetli olmayan,
televizyon kanallarını hoşlanmadığı yakınlarına karşı bir intikam aracı
olarak kullanmak isteyen, şöhret peşindeki kötü niyetli kadın ve
erkekler var ki onları da daha yayının en başında hemen farkedip
cımbızla ayıklamak gerekiyor. Bu konuda da pür dikkat bir durumdayız.
Çünkü bizim programımız bir intikam arenası değil. Yapmaya çalıştığımız
şey, kimseyi birbirine kırdırmadan, yepyeni kan davalarına yol açmadan,
çeşitli toplumsal sorunları konunun uzmanlarının gözetiminde ekrana
taşımak ve tatlı bir sohbet eşliğinde akılcı çözüm yolları önermek.
Telefonla bağlanmış bile olsa, program konuklarımın başına bu türden
bir olay geldiği takdirde, vicdanım böyle ağır bir yükü asla kaldırmaz
benim...` Ah, sayın Başbakan bir gelse... Saba Tümer `in mesleğindeki
en büyük özlemlerinden biri de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
tanışmak... Hatta, bu konu onun için öylesine güçlü bir saplantıya
dönüşmüş ki Erdoğan ve eşini programına konuk edeceği gün sevinçten
adak keseceğini
söylüyor. `Karşımızda bizleri yöneten ciddi görünümlü, boylu poslu,
sportmen bir adam var` diyor ünlü sunucu, `Ama ben bu resmin arkasında
bir başka resim ve ardarda daha bir sürü resim olduğunu düşünüyorum. En
öndeki resim, yurt içinde ve dışında yığınla çetrefilli meseleyle
uğraşan biri; 75 milyon insanın daha iyi bir dünyada yaşaması için
kıyasıya boğuşuyor. Arkada ise özel hayatı artık iyice daralmış, çoluk
çocuğunu bile doğru düzgün göremeyen bir eş ve bir baba duruyor.
Sözgelimi, Sayın Başbakan`ın geçenlerde televizyonda çocuklarından söz
ederken dayanmayıp ağlaması beni çok etkiledi. Kesinlikle rol
yapmıyordu. Bence o sık sık ağlayan, son derece duygusal bir insan.
Çeyrek asırdır denize girmeyen ya da sinemaya gitmeyen eski kuşak
politikacılarımıza göre çok daha gerçek, hayatı bütün boyutlarıyla
yaşamaya çalışan bir politikacı Erdoğan. Pakize ile and içtik, bir gün
kendisini bizim programa, hem de sevgili eşiyle birlikte çıkartacağız
ve de onlarla tek kelime siyaset konuşmayacağız. Soracağımız sorular
bütünüyle `Vatandaş Erdoğan`a ilişkin olacak. Eşiyle, çocuklarıyla ve
ebeveynleriyle duygusal ilişkileri, sevdiği yemekler, gençliğinde nasıl
bir adam olduğu, eşini ilk gördüğünde neler hissettiği, içine ukte olan
büyük özlemleri, ülke meselerinden iyice bunaldığı anlarda kafasını
nasıl boşalttığı, Allah ile ilişkileri ve dua ederken ondan neler
istediği gibi...` Tümer , sözün burasında `Allah dedim de... Allah
aşkına, bana bu büyük hayalimi gerçekleştirmede yardımcı olun` diyor,
`Sahi, çevresindeki o danışmanlar ordusunu aşıp Sayın Başbakan`ı
programımıza nasıl davet edebilirim? Belki de Yeni Şafak `ın ona
birazcık daha fazla nazı geçer, ne dersiniz?` Sohbetimizin noktalarken,
hiç bir garantisi olmasa da bu konuda gönüllü elçilik yapacağımıza dair
söz veriyoruz muhatabımıza. Eh, elçiye zeval olmaz demişler; bizden o
`danışmanlar ordusu`na duyurması. Ekranların şen şakrak ikilisi Saba
Tümer ve Pakize Suda , Star `ın başarı grafiği her geçen gün yükselen
programı `Lütfen Bu Konuya Girmeyelim `de en ciddi konuya girmek ve
Başbakan Erdoğan ile eşini canlı yayına konuk etmek istiyorlar. Umarız,
sesimiz -bu gibi konulardaki talepleri mümkün olduğunca kırmamaya
çalışan- Sayın Başbakan`ın kulağına kadar gider de Türk
televizyonculuğu son yılların en keyifli, en sıradışı sohbet programına
sahne olur. `Haber diye magazin okumaktan bıkmıştım` - Popüler bir
haber bülteni sunucusuyken o fasla ansızın bir set çekip Star `da
öğleden sonra kuşağı için kadın programı yapmak nereden aklınıza esti?
Ben, bu meslekteki başlangıcım itibarıyla bir haberciyim. Ama yıllarca
emek verdiğim haber spikerliğini, biraz da kırgın bir biçimde bıraktım.
Çünkü artık haber okumaktan zevk alamaz hale gelmiştim. Lütfen söyler
misiniz, şu anda Türk televizyonlarındaki haber bültenleri bize
ihtiyacımız olan iç ve dış haber akışını mı sağlıyor, yoksa `haber
magazini` mi üretiyor? Ekran başına haber bülteni izlemek için
geçtiğimde, bir-iki istisna haricinde, dünyadaki güncel gelişmelerden
haberim bile olmuyor benim. Haber merkezlerini sarıp sarmalayan bu
magazin saplantısı yüzünden, yayının ardındaki kişilerle pek çok kez
tartıştığım olmuştur. Yıllarca, gücümün yettiği en noktaya kadar, tıpkı
bir redaktör gibi, elime tutuşturulan yüzeysel, gayrıciddi metinlere
müdahale edip durdum; ama sonunda da dayanamayıp bıraktım bu işi.
Program sunuculuğuna da biraz daha inisiyatif kullanabileceğime,
kafamdakileri ekrana biraz daha özgürce taşıyabileceğime inandığım için
geçtim. Şu anda Star `da ve CNN -Türk`te yaptıklarım bir tür
haberciliktir aslında. Pakize ve Okan ile sunduğumuz her iki programda
da yüzeyde magazincilik yapar gibi görünürken, aslında son derece ciddi
konulara parmak basıyoruz. Bence, seçtiğimiz konular ve konuklarla
mevcut haber bültenlerinden çok daha derinlikliyiz. `RTÜK çok faydalı
bir kurum` - Sizce, ülkemizde son on yılda cinsel suçların ve şiddete
eğilimin bu denli artmasının, özel televizyon kanallarının gitgide daha
fazla seks ve şiddet içerikli programlar yayınlamasıyla doğrusal bir
ilişkisi olabilir mi? - Böyle bir etki-tepki ilişkisi var ne yazık
ki... En azından, yıllarca habercilik yapmış, nice cinayet ve tecavüz
haberi okumuş, üstelik de bunların faillerinin eğitim düzeylerini
yakından gözlemlemiş biri olarak, yapılan yayınların kitleler
üzerindeki olumlu olumsuz etkilerini artık kafamda eskisinden çok daha
sağlıklı biçimde tartabiliyorum. Televizyonlar, bu rating çılgınlığı
içinde yığınlardan ilgi göreceğini düşündükleri her şeye, ahlaki açıdan
getirisini götürüsünü çok fazla düşünmeden saldırıyorlar. Sektörde
mutlaka onları dizginleyecek bir makam olmalı. Ki bu noktada RTÜK`ü çok
yararlı bir üst yapı kurumu olarak görmekteyim. Dünyanın bütün uygar
ülkelerinde de benzer türden kurumlar var zaten. RTÜK , radyo ve
televizyon yayıncılığına mutlaka sistematik biçimde müdahil olmalı.
Hatta, bana kalırsa bugünkünden çok daha fazla müdahil olmalı, raydan
çıkanları anında hizaya getirmeli. Ama bu müdahale anlayışı farklı
fikirlerin özgürce dile getirilmesi noktasında değil, çocukları ve
gençleri zararlı yayınlardan koruma noktasında yoğunlaşmalı. Yani,
siyasal sansür mekanizması gibi çalışan bir kurum değil, toplumu
zararlı mesajlardan koruyan bir kurumdur ideal olan... `Sarışın bir
kahkaha`nın ötesindeki Saba Tümer ... İzmirli , Ege Üniversitesi
İletişim Fakültesi mezunu. Henüz 25 yaşındayken, çok sevdiği annesini
bir kalp krizi sonucu yitirmesini hayatının en ağır travmalarından biri
olarak hatırlıyor. Bu acı da onu hayat karşısında daha bir dayanıklı
kılmış. Yay burcu. Bu ona -kendi ifadesiyle- hafiften muzip ve alaycı
bir mizaç kazandırıyor. Mesleğe 1990`ların ortalarında, İzmir`in yerel
kanalı Sky TV`de muhabir olarak başlamış, bir süre sonra da sunucu
olmuş. Ardından esaslı bir diksiyon dersi alarak, sunuculuğa bölgenin
diğer büyük kanalı olan Ege TV `de devam etmiş. Ege `deki çömezlik
yıllarından sonra ise 1997`de `medyanın kalbi` İstanbul `a, o günlerde
yeni kurulmakta olan NTV `ye transfer olmuş. Sonrasını ise pek çoğumuz
biliyoruz zaten; bu kanaldaki başarılı çalışma yıllarının ardından,
uzunca bir süre de Reha Muhtar `ın yönetimindeki Show Haber `de görev
yaptı. İşini yaparken en nefret ettiği şey, topluma bilimsel bir
meseleyi anlatmak üzere stüdyoya konuk olan bilim adamlarının o
meseleyi yalnızca kendilerinin anlayabilecekleri kadar ağdalı bir dille
anlatmaları... İster ilahiyat isterse de jeoloji olsun, yalnızca `bilim
dili`ni`halk dili`ne çevirebilen bilginlerin toplumun üzerinde pozitif
etkileri olabileceğine inanıyor. Televizyonculuk camiasında özellikle
kahkahasıyla meşhur. Bu özgün kahkahayı şimdilerde Star `daki
programına da taşımış durumda. Kahkahasını bir hafiflik gösterisi
olarak görenlere ise tepkili; `Ben o ekranda kasvet saçmak için değil,
bir hoş sada bırakmak için varım` diyor. Türkçesine çok güveniyor; dili
başarıyla kullanmasının ardındaki isim olarak ise kendisinden sunuculuk
dersi aldığı TRT eski başspikerlerinden Günay Oğuz `u gösteriyor.
Farklı toplumsal kesimlerden kadınların onu sevmesinin sırrını `ekranda
doğal olmasıyla` açıklıyor. Allah `a inanıyor, kendisini `Kur`an`a
bağlı modern bir muhafazakar` olarak tanımlıyor. Haftada bir düzenli
olarak Yasin okuduğunu belirtiyor Ak Parti `nin özellikle AB yolunda ve
ekonomik alanda çok ciddi başarılar kazandığını düşünüyor. Ancak AB
üyeliği konusunda oldukça umutsuz. Hıristiyan Avrupa `nın Müslüman bir
Türkiye `yi içine sindiremeyeceğine inanıyor. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan , şu an için ülkedeki favori politikacısı. `Onu yüz yüze görmek
hiç kısmet olmadı, ama kendisini gerçekten çok beğeniyor ve tanışmak
için can atıyorum` diyor. Başörtülü kadınlardan bireysel olarak
rahatsız değil; ama tesettürün bazı hassas kurumlarda `dindar kadın`
`dindar olmayan kadın` türünden gerilim ve çatışmalara yol
açabileceğine dair bazı endişeleri var. `Nasıl bir Türkiye
özlüyorsunuz?` sorusuna verdiği cevap ise tek kelimelik: `Huzurlu...`
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://kadincahobi.yetkinforum.com
Nurdan
ADMIN
ADMIN
Nurdan


Saba Tümer (1970 - .... ) 113
Ruh hali : 3
Akrep Mesaj Sayısı : 1785
Rep gücü : 4476
Kayıt tarihi : 08/10/09
Yaş : 44
Nerden : Almanya
Saba Tümer (1970 - .... ) 213

Saba Tümer (1970 - .... ) Empty
MesajKonu: Geri: Saba Tümer (1970 - .... )   Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyPerş. Ocak 07, 2010 7:19 pm






[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://kadincahobi.yetkinforum.com
Nurdan
ADMIN
ADMIN
Nurdan


Saba Tümer (1970 - .... ) 113
Ruh hali : 3
Akrep Mesaj Sayısı : 1785
Rep gücü : 4476
Kayıt tarihi : 08/10/09
Yaş : 44
Nerden : Almanya
Saba Tümer (1970 - .... ) 213

Saba Tümer (1970 - .... ) Empty
MesajKonu: Geri: Saba Tümer (1970 - .... )   Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyPerş. Ocak 07, 2010 7:20 pm

Saba Tümer ile yapılan Röportaj...

Televizyonculuğa nereden başladınız?

İzmir'de Ege üniversitesi İletişim Fakultesinden mezun oldum. Altı ay
kadar Ege TV'de çalıştım. Sonra'da NTV'de çalışmaya başladım.

Spikerlerin ekrandaki duruşları biraz daha mesafeli ve resmi oluyor. Ama siz çok dinamik ve güleçsiniz...

Doğru. Çünkü spikerseniz eğer sadece belden yukarınız görünüyor. Sanki
yemez, içmez, uyumaz bir insan gibi algılanıyorsunuz. Ama biz de herkes
gibi canlıyız.

Karşımızda gülen bir kadın oturuyor. O ciddi haberleri sunarken içinizden hiç gülmek gelmedi mi?

Hayır. Çünkü o zaman siz haberin ciddiyetine giriyorsunuz. Çünkü
memleketteki haberler o kadar korkunç ki. Açıkçası deprem, kaza
haberlerini duyunca gülmek aklınıza bile gelmiyor.

Sizin Gülgün Feyman'la yaşadığınız bir olayınız var. Bir takım şanssızlıklar olmuş ve ders alamamışsınız…

Ya da bir şekilde şansla alamamışım.

Yani ders almadığım için şanslıyım diyorsunuz…

Evet. Çünkü ben ondan ders alamamayı şanşsızlık olarak değil bir şans
olarak görüyorum. O ders bana verilmedikten sonra ben İzmir'de o
isimlerin hocasını buldum. Eski TRT başspikerinden çok iyi bir ders
aldım. Öteki türlü altı ay bir ders alacaktım belki de bu kadar iyi
olmayacaktım.

Kırgın mısınız peki?

Hiç kırılmadım ki. Biraz o dönem içinde hayal kırıklığım olmuştu ama sonra geçti. Hiç bir şey tasadüf değil zaten.

Sizin spikerlik maceranız ne kadar sürdü?

10 yıl kadar.

Ne zaman vazgeçtiniz?

SKY Türk'te haber programı sunarken fark ettim sıkıldığımı. Sonra 'Ne
var Ne yok' adında Serdar Akinan ile birlikte program yapmaya başladım.
Sonra beni tekrar Show TV'ye çağırdılar "Haber yapacaksın" dediler. Ama
ben haber yapmak istemiyordum.

Sonra ne yaptınız?

SKY Türk'teki Haber Müdürüm teşvik etti. Salih Zeki bir gün yanıma
geldi. "Bu haber spikerliği seni kesmiyor." dedi. "Nereden anladınız"
dedim.

Nereden anlamış?

Bilgisayarlara çok meraklıydı. Şöyle bir örnek vermişti o zaman.
"Bilgisayara bir veriyi verirsin, onu alır ama senin beynin başka
çalışıyor. O veriyi alıyorsun ama bambaşka birşey çıkarıyorsun. Senin
bu enerjiyi göstermen lazım." dedi. O söylediğim dönemde de savaş
başlamıştı. Savaş ile ilgili haberler sunacaktım.

Peki bu tarz savaş, felaket haberleri sunmak, sizde travma yaratmadı mı?

Olmaz mı? Bu tarz haberleri sundukça psikolojiniz de bozuluyor.
Arabayla giderken şarampolden aşağıya yuvarlanan haber senaryoları
yazıyorum kafamda. Uçakta gidiyorsam bir başka uçak kazası. Paranoyak
olmak üzereydim.

Sonra..

Serdar Akinan konuştuğumuz da "Hadi gel bareber program yapalım" dedi.
Ben program yapmayı daha çok sevdim. Tabi ki özünde haberciyim. Benim
hedefim Ana Haber bülteni sunmaktı. Ama beni hiç bir yol oraya
getirmedi. Daha ne kadar savaşacaktım. Yaşım da ilerledi. Kulvar
değiştireyim belki daha farklı olur dedim. Şuanda da memnunum.

Siz bir dönem Okan Bayülgen'le de çalıştınız neden devam etmedi?

Çünkü ikili program farklı. İkili yapmak daha zor. Tabiki o kişilerin
karakterleriyle de ilgili bir durum. Pakize Suda'yla ve Okan'la çok
uyuşuyorduk ama partnerli çalıştığım zaman kendimi geri çekiyorum. O ön
plana çıkmasın ben çıkmayım derken diyolog kuramıyorum. Kendimden verim
alamıyordum. Ben bir dönem Ayşe Özyılmazel ve annesi ile de program
yaptım. Ama çok yoğun olduğu için bıraktım. Çünkü o kadar hırslı
değilim her gün ekranda ben görüneyim derdim yok.

Kadınlarla mı yoksa erkeklerle mi program yapmak daha kolay?

O belli olmuyor ama genelde erkeklerle daha iyi iletişim kuruyorum. Ama
program yapmada kadın erkek çok fark etmiyor. Çünkü karşınızda kadında
olsa erkek de olsa bir ego.

Peki neden 'Bu Gece'de 'Bu Gündüz' değil?

Çalışmaya bir yıl ara verdim. O bir yıl içinde sokaktaki insan
yorumlarından bana gelen mesajlara kadar herkesin isteği beni görmekti.

Neden?

Çünkü Show TV'de beni gece izlemeye alışmışlar. Ben gece seyircisine
daha yakınım. Pakize Suda'yla gündüz programı da yaptık ama olmadı.
Gündüz seyircisi çok başka.

Nasıl mesela?

Daha farklı şeyler yapmanız gerekiyor. Biz göbek attırmayacağız, ajitasyon yapmayacağız diye yola çıktık ama olmadı.

Gece programı sunmanın gündüzden ne farkı var? Daha mı rahat?

Evet. Gece daha rahat oluyorsunuz. Gündüz sunduğunuzda reyting uğruna
saçma şeyler sormak, hemen sadede gelmek zorundasınız ama gece öyle
değil. Gece insanlar uyumadan önce tatlı bir sohbet dinliyor. Gündüz
koşuşturması gecede olmuyor.

Aldığınız konuklar çok farklı psikolojilerde insanlar ama siz hep aynısınız frekansta uyumsuzluk yaşadığınız oluyor mu?

Tabiki ama onu nasıl ayarladığımı bilmiyorum. Tecrübeyle de ilgili
sanırım. Allah'tan gece içinde üç dört konuk birden oluyor. Birini kısa
tutsanızda başka bir konuğun konuşmasını uzatabiliyorsunuz.

Konuklarla bir ön görüşme yapıyor musunuz?

Yapmıyorum.

Program'da tanışıyorsunuz o zaman…

Tabi. Çünkü programdan once sohbet ettiğiniz zaman o sohbet esnasında
anlatıklarını programda anlatmıyorlar. Psikolojik bir şey bu. O yüzden
gelen konuklarıma sadece selam veriyorum.

Kahkaha farklı bir motivasyon.. Herkes kahkaha atamaz. Bu doğal bir tepki mi yoksa konsept mi?

Konsept değil çünkü gülüyorum gerçekten. Tabiki bir elim yağda bir elim
balda gibi gözükebilir ama değil. Konuğu çok sevdiğim için de
gülmüyorum.

Niçin gülüyorsunuz peki?

Bazen bir konudan diğerine geçiş yapmak için gülüyorum. Bazen de çok
sinirlendiğimde öfkem kahkaya dönüşüyor. O gülüşün çok çeşitli halleri
var. Beni tanıyanlar hangi gülüşümün neyi anlattığını bilirler.

'Ne kadar da çok gülüyorsunuz' diye dışardan tepki gelmiyor mu?

Gelmez mi! Taksiye bindiğim bir gün telefonla konuşuyordum. Konuşurken
de sürekli gülüyordum. Çok şeker bir taksiciydi ve bana "gerçekten
gülüyormuşsun" dedi. Etraftan soruyorlarmış “Bu kadın yapmacık mı”
diye. "Ben şimdi şahit oldum. söyleyeceğim hepsine" dedi.

Enerji dağıtıyorsunuz o zaman…

Evet öyle söylüyorlar ama bende de enerji kalmıyor bu defa.

Siz bir programınızda herşeye gülerim ama komedi filmlerine gülmüyorum demiştiniz?

Evet. Mesela; televizyonda yapılan sikeçler vardır onlara hiç gülmem.
Elma dersen gülerim armut dersen kahkaha atarım ama zorla güldürmeye
çalışmaları bana komik gelmiyor. Cem Yılmaz'a ve Yılmaz Erdoğan'a çok
gülüyorum. Ama Recep İvedik'e malesef gülmedim. Ama Arog'a çok güldüm.

Hiç gaf yaptığınız oluyor mu?

Çok var. Mesela bazen oyuncu konuk ediyorum ve dizisini seyretmemiş
oluyorum. O zaman mutlaka bir pot kırıyorum. Hemen bir SMS geliyor;
"Saba Hanım keşke diziyi seyretseydiniz" diye. Ama yapacağım birşey
yok. O sırada çalışıyorum çünkü. Pot çok doğal birşey. Bazen 'Ay rezil
oldum' diyorum onu da seyirciyle paylaşıyorum. Kafamı kameraya
vuruyorum bunu izleyiciye söylüyorum.

Yaptığınız gafları düzeltmek için bir çaba harcar mısınız, yoksa olduğu gibi mi bırakır sınız?

O konuyla ilgili bolbol soru soruyorum. Bir yazar davet etmişsen ve o
kişinin kitabını okumadıysam o konu hakkında çok soru soruyorum.

Peki samimiyetin ölçüsü nedir?

Samimiyetle laubualilik arasında çok ince bir çizgi var. Onu
ayarlayabilmek çık önemli. Samimiyetin bir doz ilerisi laubaliliye
giriyor ki ona benim tahamülüm yok. Bana da yapıldığı zaman çok
kızıyorum. Ben de o çizgiyi korumaya çalışıyorum.

Tanıdığınız, arkadaşınız olduğunuz kişilere, soru sorarken torpil geçtiğiniz oluyor mu?

İyi tanıdğım insanda çok zorlanıyorum. Arkadaşım olduğu için bir çok
şeyini biliyorum. Yayın esnasında o dengeyi ayarlamanız lazım. Karşı
tarafı rencide edip üzmeyeceksin. Çok fazla konuşturmayacaksınız ama
konuşturmanız da lazım, zor bir durum.

Sorularınızla kimi açamamışsınızdır mesela?

Çok açamadığım konuk yok. Ama Kadir İnanır'ı açamamıştım. Onu da zaten
açamayacağımı biliyordum. (gülüşmeler) Bakışları duruşu soru sorarken
bir ayar veriyor size. Ne zaman masayı terk edeceği belli değil.
Tedirgin oluyorsunuz o yüzden. Giderse ne yapacağım diye düşündüğüm
oldu.

Eleştirilere nasıl tepki veriyorsunuz? Sizin için önemli midir insanların söyledikleri?

Kimisi "Allah sizi daha çok güldürsün" diye mesaj atıyor. Kimi ise
iğrenç kahkaha atıyorsunuz diyor. Kimi çok şık olmuşsunuz derken kimi
ise üzerinizdeki bluz ne biçim diyebiliyor. Herşeye karışıyorlar. Çok
önemsemiyorum. Ama ailemin yaptığı eleştirileri önemserim.

Programınıza kim gelse heyecanlanırsınız?

Emine Erdoğan'la Tayyip Erdoğan'ı programıma konuk etmeyi çok
istiyorum. Tamamen siyaset dışında bir baba ve bir anne olarak, onlarla
evli bir çift gibi konuşmak istiyorum.

Televizyonculuk zor. Nasıl başa çıkıyorsunuz?

Cok yıprandım aslında. Bu nedenle bir sene ara verdim. Karşıdan çok
güzel gözüküyor. Tabiki her yerde Bizans var ama medyanın içinde olmak
daha farklı. Sürekli muz kabuğunun üzerinde yürüdüğünüzü düşünün.
Herkes birbirinin yüzüne karşı çok güler yüzlü ama aslında kimin ne
olduğunu anlayamıyorsunuz. İzmir'de böyle şeyler yoktu. Herşeyin bir
stratejiyle yürüdüğünü bilmiyordum.

Artık bu işi bırakmalıyım diye düşündünüz mü?

O duyguya hiç kapılmadım. Savaşmaktan çok yorulmuştum ama işimi çok
seviyorum. Ama tabi şunu da öğrendim. Doğru zamanda doğru yerde
olmanın, doğru kişilerle diyalog kurmamın ne kadar önemli olduğunu
gördüm. Arkadaş çevrem dışında çok fazla insanla görüşmem. Bu konuda
muhafazakarım. Herkes evime girip çıkamaz.

1 yıl içinde neleri gördünüz?

Size çok yakın davranan kişilerin nasıl iki yüzlü olduklarını gördüm.
İki ay sonra telefonum çalmadı. Daha iyi oldu ama daha çok güçlendim.
Zordu tabi.

Yaptığınız işte en önemli şeyi sıralar mısınız?

Vitrin, bilgi, iletişim...

Hepsi. Hiç birini birbirinden ayıramazsınız ki. Çok güzel olursunuz şansınız yaver gitmez oturursunuz. Paket program gibi.

Biraz patavazsızım

Televizyonda kendinizi izliyor musunuz?

Bazen uykum kaçtığında sabaha karşı tekrar program oluyor onu
izliyorum. Sormam gereken soruyu sormadığımda kendime kızıyorum.
Seyretmesem de eve geldiğimde hala o konukla konuşuyor oluyorum. Bazen
"Ay yine çok gülmüşüm" diyorum. Teyzem, kardeşim fazla objektiflerdir.
Yayındayken teyzemden bir mesaj geliyor "Bu ne biçim saç" diye. En ağır
onlar eleştiriyor.

Siz kamera kapandığınız da değişir misiniz. Kaç maskeniz var mesela?

Ben bildiğim kadarıyla aynıyım. Oynayamam, uğraşamam daha doğrusu.
Fazla patavazsızımdır. Sevmediysem de sevdiysem de söylerim. Söylemesem
bile bakışlarımla belli ediyormuşum öyle diyorlar.

En çok keyif aldığınız konuk…

Pop Star Alaturka yarışmasından Mehtap'tan çok keyif aldım. Bir de Sergen Yalçın'dan.

Hoşlanmadığınız konuk…

Oldu. Ben bu kişiye nasıl tahamul etmişim dediğim kişiler oldu. Ama isim vermeyim.

Her eve lazımsın diyorlar

Siz çok evlenme teklifi alıyor muşsunuz. Nasıl teklifler bunlar?

Evet. Program esnasında SMS gönderen insanlardan çok alıyorum. "Sizinle evlenmek istiyoruz. Her eve siz lazımsınız"diye.

Şımartıyor mu insanı bu ilgi? Evliliğe yaklaştırıyor mu?

Ne yaklaştırıyor ne de uzaklaştırıyor. Ama tabi duymak sizin hoşunuza
gidiyor. Hiç kimseye ben bugün evlenme teklifi aldım evlenmeyi
düşünüyorum demiyorum. Kariyer için evlenen insanlardan da olamam.
Benim için hep önemli olan ayaklarımın üzerinde durabilmekti. Hep bu
önemli olduğu için evlilik veya aşkı arka planda tutmuşum bilmeden.
.





[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://kadincahobi.yetkinforum.com
Nurdan
ADMIN
ADMIN
Nurdan


Saba Tümer (1970 - .... ) 113
Ruh hali : 3
Akrep Mesaj Sayısı : 1785
Rep gücü : 4476
Kayıt tarihi : 08/10/09
Yaş : 44
Nerden : Almanya
Saba Tümer (1970 - .... ) 213

Saba Tümer (1970 - .... ) Empty
MesajKonu: Geri: Saba Tümer (1970 - .... )   Saba Tümer (1970 - .... ) EmptyPerş. Ocak 07, 2010 7:20 pm






[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://kadincahobi.yetkinforum.com
 
Saba Tümer (1970 - .... )
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kadinca hobi ve kadina dair hersey. :: Hayata dair :: Biyografi-
Buraya geçin: